SON DAKİKA
Hava Durumu

#Türkiye

SES15 - Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Hayal Değil Gerçek 2 Kişilik Uçan Araba Türkiye'de Trafiğe Çıkıyor Haber

Hayal Değil Gerçek 2 Kişilik Uçan Araba Türkiye'de Trafiğe Çıkıyor

Türkiye'de geliştirilen "iki kişilik elektrikli uçan araba"nın ilk insanlı testini başarıyla gerçekleştiren AirCar Teknoloji ve Havacılık A.Ş'nin kurucusu Eray Altunbozar, yüzde 85 yerlilik oranına ulaşan aracı gelecek yılın sonuna kadar İstanbul semalarında uçurmayı hedeflediklerini söyledi. Altunbozar, AA muhabirine, 2017'de yapay zeka teknolojileri, batarya ve kompozit malzemeler üzerine çalışmalara başladıklarını ve son 5 yıldır ciddi ilerlemeler gerçekleştirdiklerini anlattı. Dikey kalkış ve iniş yapabilen elektrikli hava aracıyla ilgili çalışmalara başladıklarında dünya genelinde bu alanda 6 firmanın faaliyeti bulunduğunu belirten Altunbozar, "Bugün geldiğimiz noktada yine ilk 5'teyiz diyebiliriz. Bulunduğumuz noktadan memnunuz. İnsanlı testlere başladık. Çalışmalarımız da devam edecek. Sistemi daha da güvenli yapmak için çalışmalar devam edecek." dedi. "Biz elimizden geleni yapıyoruz. Planlamamız iki yıl içerisinde aracımızı İstanbul semalarında uçurmak." diyen Altunbozar, İstanbul'da yoğunluk yaşanan bir bölgede Aircar kullanıcısının 60 kilometrelik mesafeyi yarım saatte katedebileceğini söyledi. Altunbozar, otomobille gidildiğinde bu mesafeyi geçmenin yerine göre 4 saate kadar çıkabildiğine işaret ederek, "Kısa hatlarda, trafiğin çok olduğu birkaç kilometrelik alanda kişi Aircar'a binip kısa süre içerisinde istediği noktaya gidebilecek. İstanbul'u yaşanabilir hale getirebilecek bir teknoloji olacak. Çok kolay görünüyor olabilir ama gerçekten öyle değil. Kullandığımız teknolojide dünyanın en iyileri bazen yetmiyor, kendimiz geliştirmeye çalışıyoruz. Uçan araba en zor, ileri ve dünyayı değiştirecek teknolojilerden biri." diye konuştu. Aircar'ın 350 kilogram ağırlığında olduğunu ve 40 kilovatlık batarya bulunduğunu dile getiren Altunbozar, otomobillerde bu bataryanın 1500 kilogram ağırlıkta kullanıldığını kaydetti. Altunbozar, araçlarında daha hafif ve yüksek kapasiteli bataryalar da kullandıklarını, kendi geliştirdikleri yazılımların olduğunu ve donanımları da geliştirmeye başladıklarını kaydetti. - "İlerleyen aylarda ön satışı başlatacağız" Altunbozar, Aircar'ın ucuz olması gerektiğini ve bundan dolayı iki kişilik helikoptere göre yarı bütçeyi hedeflediklerini aktararak, "Otonom sistemler şu anda pilotlu olmayı şart koşsa da biz otonom sistemlerin çalışmasını en başından beri yapıyoruz. İki otomobil park edebiliyorsa, biz orada iniş kalkış yapabiliyoruz. Bunu da çok noktasal yapıyoruz. Mümkün oldukça iz düşümümüzü küçük tutuyoruz ki şehir yapılanmasına organik şekilde karışalım." değerlendirmesinde bulundu. Şirket kurulduğundan bu yana yurt dışından birçok distribütörlük ve ürün isteyen firmalardan teklif aldıklarını belirten Altunbozar, ilerleyen aylarda ön satışı başlatacaklarını, böylelikle hem yurt içinde hem de yurt dışında talebi biraz daha anlamlandıracaklarını anlattı. Altunbozar, üç ürün grubu üzerinde çalıştıklarına değinerek, "İki kişilik aracımızın piyasaya çıkmasının 2026 yılının sonunu bulacağını öngörüyoruz. Tek kişilik ve bir de kargo dron modelimiz var. Kargo dronumuzu arama kurtarma, lojistik, yangın söndürme gibi alanlarda kullanacağız. Tek kişilik aracımızın özelliği de eğitim, eğlence alanında olacak. Önümüzdeki dönemde bu 3 ürünün özellikle kargo dron ile tek kişilik aracımızı bu yıl içerisinde, iki kişilik modeli de önümüzdeki yılın sonuna doğru çıkarmak için çalışmalar yapıyoruz." ifadelerini kullandı. Tasarımı, koltukları, bataryaların paketlenmesini, yazılımın çok büyük kısmını, pervaneleri, prototip motoru ve donanımı kendi atölyelerinde yaptıklarını vurgulayan Altunbozar, "Böyle saydığımızda yüzde 85'leri görüyoruz. İlerleyen dönemde motor ve motor sürücüsünü de yerli olarak yapmak istiyoruz. Araç bataryası için sadece işbirlikleri yapmak için görüşüyoruz." dedi. Altunbozar, şehirdeki ulaşımın alçak hava irtifasını kendi araçlarıyla güçlendirmek istediklerini dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı: "Hava alanında, şehrin bir ucundan diğer ucuna, hava ambulansı ve itfaiyesi gibi ulaşımlarda da halka hizmet edecek alanlarda kullanılabilecek. Galata Kulesi'nden Üsküdar'a arabayla gitmeye çalışsanız 1 saat sürecek. Aircar ile 1 dakikada gideceksiniz yani şehrin içerisinde ulaşım havadan olacak gibi duruyor. Aircar olarak bunu yapmak zorundayız. Bunu yapmazsak ileride bu teknolojinin net ithalatçısı olacağız. Günü kaybetmeden çalışmalarımızı hızlandırmak ve ülkemize de bu teknolojiyi kazandırmak istiyoruz. Bu konuda iddialıyız. Fiziksel olarak bir aracı uçurduğunuzda işin yüzde 90'ı bitmiş oluyor."

Likya'da Yürüyüş Rotasının Mühendislik Harikası: "Delikkemer" Haber

Likya'da Yürüyüş Rotasının Mühendislik Harikası: "Delikkemer"

Helenistik dönemde yapıldığı tahmin edilen ve Roma İmparatorluğu döneminde Patara Antik Kenti'nin su ihtiyacını karşılamak amacıyla kullanılan Antalya'nın Kaş ilçesindeki tarihi su yolu, ziyaretçilerini tarihin derinliklerinde büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Toplam 22 kilometrelik tarihi su yolunda 200 metre uzunluğunda birbirine geçmiş ortası delik taş ve dev kaya bloklardan oluşan delikkemer, tüm ihtişamıyla ayakta duruyor. Roma döneminin su mühendisliği harikası olarak anılan ve ters sifon sistemiyle derin vadiden suyun Patara'ya taşınmasını sağlayan delikkemer, orman ve deniz manzarasıyla turistlerin de ilgisini çekiyor. - 22 kilometreden antik kente su getirilmiş Patara Antik Kenti Kazı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Şevket Aktaş, AA muhabirine, su yolunun Helenistik dönemden itibaren var olduğunu, Roma İmparatoru Vespasian döneminde tadilat gördüğünü ve imparatorluğun sonuna kadar kullanıldığını belirtti. Antik dönemde Bodamya adı verilen şimdiki adı ise İslamlar olarak bilinen bölgede su kaynağının bulunduğunu ifade eden Aktaş, yaklaşık 22 kilometre uzunluğunda döşenen antik yoldan suyun Patara Antik Kenti'ne kadar ulaştırıldığını kaydetti. Suyun açık-kapalı kanallar ve kemerlerle antik kente getirildiğini dile getiren Aktaş, şunları kaydetti: "Özellikle Roma İmparatorluğu döneminde Antalya'nın Side, Myra, Aspendos, Perge gibi önemli kentlerinde su yolları ve kemerleri bulunuyor. Buradaki delikkemer, yapısal olarak Anadolu arkeolojisi için çok önem arz ediyor. Vadinin çevresindeki iki tepe üzerine kurulmuş, ters sifon sistemiyle çalışan bir kemer. 190 metre uzunluğunda, 9,5 metre yüksekliğinde ve 3,5 metre genişliğinde bir yapı. Buradan akan suyun delikkemer gibi 5 tane kemerli yapının üzerinden geçip kente kadar geldiğini biliyoruz." Kente gelen suyun ana depoda tutulduğunu anlatan Aktaş, "Oradan da kentin ihtiyacı olan bölümlere naklediliyor. Su, antik dönemde de ana ihtiyaç kaynağı. Delikkemer sistemi gerçek bir mühendislik harikası. Ters sifon sistemi çok özel. Dönemin mimarisini ve mühendisliğini bize yansıtıyor. Su yolları Roma kentleri için bir ihtiyaç olduğu kadar kentin büyüklüğünü gösteren bir prestij meselesi." diye konuştu. - "Suyun rotasını takip edenler Patara Antik Kenti'ne ulaşıyor" Tarihi su yolunun turistlerin ve bölge halkının da ilgisini çektiğini kaydeden Aktaş, "Bölge halkı bu su yolunda her yıl yürüyüş düzenliyor ardından da festival düzenliyor. Antik dönemde su yolu olarak kullanılan bu rota, turistler için de bir yürüyüş rotası haline geldi. Turistler bu yolda suyun izlerini takip ederek Patara Antik Kenti'ne ulaşıyor." ifadelerini kullandı. Kente getirilen suyun liman yerleşimlerine dağıtılmak üzere kent kapısına ulaştırıldığına değinen Aktaş, şöyle devam etti: "Bu su kurşun borularla kent kapısının üzerine çıkarılıp ortadaki pencere açıklığından su perdesi olarak akıtılıyor. Kente girerken büyüleyici bir manzara eşliğinde giriyorlar. Bu, su yapısının yanı sıra aslında bir propaganda aleti. Biz de Kültür ve Turizm Bakanlığının Geleceğe Miras Projesi kapsamında, kent kapısından aslına uygun olarak yeniden su akıtmayı planlıyoruz. Antik dönemde kente gelen insanların yaşadığı duyguları kısmi olarak da günümüzde buraya gelen ziyaretçilere hem ses hem de görüntü açısından yaşatmayı planlıyoruz." - Ters sifon sistemi Aktaş, ters sifon sisteminin çalışma prensibiyle ilgili de şu bilgiyi aktardı: "Su sistemi bir vadiye ulaştığında, vadi tabanı çok geniş veya derinse ters sifon sistemi uygulanır. Vadinin başlangıcında bir su deposu inşa edilir. Burada su depolanır. Buradan köprü üzerinden borularla vadinin karşısına geçer. Burada da su depolanır. Burada önemli olan suyun geldiği depo ile karşısındaki depo arasında belli bir yükseklik farkı olmasıdır. Birleşik kaplar teorisine göre bir U borusunun kollarındaki su seviyesi aynıdır. Bir kolun seviyesi biraz düşürülüp yüksekte kalan giriş kolundan su verilirse seviye farkına bağlı olarak su akar. Delikkemer 170 metre kottan 140 metre kota suyu aktaracak şekilde inşa edilmiş."

Türk Güreşinin Babası Yaşar Doğu Haber

Türk Güreşinin Babası Yaşar Doğu

Karşılık beklemeden yaptığı hizmetlerden dolayı "Türk güreşinin babası" olarak bilinen Yaşar Doğu, 1913 yılında Samsun'un Kavak ilçesine bağlı Karlı köyünde dünyaya geldi. Yaşar Doğu, bebekken 1. Dünya Savaşı'na katılan babasının şehit olması üzerine dedesinin köyü Emirli'de büyüdü. Çocukluğunun geçtiği bu köyde karakucak güreşi yaptı. Elde ettiği başarılarla ünü duyulmaya başlanan Doğu, Ankara'da askerliğini yaparken minder güreşine geçti ve daha sonra milli mayoyla elde ettiği şampiyonluklar ve karakteriyle efsaneler arasına girdi. 1939 yılında Norveç'in başkenti Oslo'da yapılan Avrupa Şampiyonası'nda 66 kiloda mücadele eden Doğu, yaptığı dört güreşin birini kaybederek ikinci sırayı aldı. Bu, kariyeri boyunca ay-yıldızlı mayoyla aldığı ilk ve tek yenilgi oldu. Doğu, ilk Avrupa şampiyonluğunu ise İsveç'in başkenti Stockholm'de yaşadı. 1946'da gerçekleştirilen organizasyonda 73 kiloda 6 maça çıkan Doğu, rakiplerini yenerek Avrupa şampiyonu ünvanını elde etti. Yaşar Doğu, bir yıl sonra bu kez Çekya'nın başkenti Prag'da yapılan Avrupa Grekoromen Şampiyonası'nda tüm rakiplerini devirdi. Doğu, böylece serbest stilin ardından grekoromende de Avrupa şampiyonluğuna ulaştı. 1948 Londra Olimpiyatları'nda şampiyon oldu Yaşar Doğu, 1948 Londra Olimpiyatları'nda altın madalya alarak kariyerinin zirvesine çıktı. Bir sporcunun kariyerinde elde edebileceği en özel şampiyonluğu Londra'da yaşayan Doğu, adını efsaneler arasına yazdırdı. 1949 yılında İstanbul'da düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda da altın madalyaya uzanan Doğu, hayatı boyunca bir kez Dünya Şampiyonası'na katılma şansı yakaladı. 1951 Helsinki Dünya Şampiyonası'nda mücadele eden milli güreşçilerin tamamı şampiyonlukla yurda döndü. Güreş Milli Takımı, Yaşar Doğu, Nurettin Zafer, Haydar Zafer, Nasuh Akar, Celal Atik, Ali Yücel, İbrahim Zengin ve Adil Candemir'den oluşmaktaydı. Doğu, kariyerinin tek dünya şampiyonluğunu Helsinki'de 87 kiloda elde etti. Yaşar Doğu, ay-yıldızlı mayoyla yaptığı 47 güreş müsabakasının yalnızca birini kaybederken, galip geldiği 46 karşılaşmanın 33'ünü tuşla kazandı. Öğrencileri için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadı Kariyerinde birer olimpiyat ve dünya ile üç Avrupa şampiyonluğu bulunan Yaşar Doğu, sporculuk hayatından sonra da minderden kopmayarak Türk güreşine antrenör olarak hizmet etmeye devam etti. Köy köy dolaşıp yetenekli gençleri keşfeden Doğu, öğrencileri için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadı. Örnek bir karaktere sahip Doğu, odun çuvallarını sırtında taşıdı, sobayı yakarak öğrencilerinin üşümemesini sağladı. Minderlerin söküğünü diken, öğrencilerine iş de bulan Doğu, karşılık beklemeden yaptıklarıyla artık Türk güreşinin babasıydı. Doğu, takımıyla beraber İsveç'te bulunduğu sırada kalp krizi geçirdi. Doktorların dinlen tavsiyesine rağmen yurda döndükten sonra genç güreşçiler yetiştirmeye devam etti. Yaşar Doğu, Ankara'da geçirdiği kalp krizi sonucu 8 Ocak 1961'de vefat etti. Efsane güreşçinin kabri Ankara Cebeci Askeri Şehitliği'nde bulunuyor. Ömrünü güreşe adayan Doğu'nun, Samsun'un Emirli Mahallesi'nde yaşadığı ev ise anı evi müzesi olarak ziyarete açık tutuluyor.

Sonunda Buda Oldu Gayrimenkulden Satılık Ada Hem de Türkiye'de Haber

Sonunda Buda Oldu Gayrimenkulden Satılık Ada Hem de Türkiye'de

İlçe merkezine 12 kilometre mesafede Beyşehir Gölü kıyısındaki Gölkaşı Mahallesi'ne bağlı olan ada, "Çeçen Adası" ismiyle anılıyor. Anamas Dağı ve göl manzarasına sahip 2 kilometre uzunluğunda, dikdörtgen şeklindeki 550 bin metrekarelik adada, tarım ve hayvancılık yapılıyor. Küçükbaş hayvanlar ve tarım makineleri, mahalleye 2 kilometre uzaklıktaki adaya salla taşınıyor. Mirasla intikal eden adanın satışının yapılmasına karar veren sahibi, bir gayrimenkul şirketiyle anlaştı. Yatırımcılar başta olmak üzere bazı ilgililer de metrekaresi 9 dolardan satışa çıkarılan yerle ilgili sahada araştırma yapmak için bölgeye geliyor. "Çok talep var" Gölkaşı Mahallesi Muhtarı Ali Navruz, AA muhabirine, mahalleye bağlı birden fazla adanın olduğunu söyledi. Bazı adalarda tarım ve hayvancılık yapıldığını anlatan Navruz, "Çeçen Adası satılığa çıkarıldı. Bedeli 165 milyon lira civarında belirlenmiş. Toplamda 550 dönüm büyüklüğünde. Bu adada, hayvancılık ve tarım yapılıyor. Şimdi satılacak. Tek tapu olduğunu biliyorum. Geçenlerde gelenler oldu, galiba anlaşamadılar." dedi. Navruz, adaya kendi imkanlarıyla yaptıkları 10 tona kadar yük kaldırma kapasitesi olan sal ve tekneyle erişilebildiğini kaydetti. Adanın satışını üstlenen gayrimenkul şirketinin sahibi Samet Ok da "Konya'da ada satışı yapmak heyecan uyandırıyor. Kentte böyle bir yer yok. Tek satılık ada burası. Kuzeyden güneye 2 kilometre, doğudan batıya olan bölümü de 400 metreye kadar ulaşıyor. Doğal güzelliği olan bir yer. Çok talep var. Metrekare fiyatı 9 ABD doları olarak belirlendi. Müşterilerimizi bekliyoruz." diye konuştu.

Dünyanın "Kalbi" Türkiye'de Attı Haber

Dünyanın "Kalbi" Türkiye'de Attı

Türk Kalp Damar Cerrahisi Derneği Minimal İnvaziv Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Serkan Durdu başkanlığındaki ekip tarafından gerçekleştirilen operasyonları izleyen ve ameliyatlara eşlik eden hekimler, canlı yayında sorular sorarak, ameliyat tekniğine ilişkin bilgi aldı. Prof. Dr. Durdu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada ve Türkiye'de kalp hastalıklarının, ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer aldığını söyledi. Kalp cerrahisinde gelişen teknoloji ve robotik uygulamalarla birlikte özellikle hastaların konforunu sağlayan, açık ameliyat yapılmadığından kan nakli ve enfeksiyon riskini azaltan, erken taburculuk imkanı veren yeni uygulamaların yapılmaya başlandığını dile getiren Durdu, bu tip operasyonların Türkiye'de de başarılı bir şekilde gerçekleştirildiğinin altını çizdi. Gelişen teknolojiyle, kalp sağlığı konusunda önemli adımlar atıldığını ifade eden Durdu, tedavide devrim niteliğindeki yeniliklerin hastaların konforunu artırdığını anlattı. Türkiye'nin de bu alanda önemli çalışmalara imza attığını vurgulayan Prof. Dr. Durdu, "Dünyayla paralel olarak gelişmeleri yakından takip ediyor ve hatta bazı alanlarda da öne geçmiş vaziyetteyiz. Bu alanlardan biri de kalp damar cerrahisidir." diye konuştu. Durdu, bu alanda, küçük kesiyle kapalı yöntemle gerçekleştirilen "minival invaziv" olarak isimlendirilen tekniğin dünyada sayılı merkezde uygulandığını ifade etti. "Türkiye, dünya genelinde kalp cerrahisinde örnek alınan ülkelerden biri" Türkiye'nin özellikle kalp cerrahisi alanında dünya ile yarıştığını ve robotik ile minimal invaziv tekniklerin yaygın kullanımının bu başarıda kilit rol oynadığını vurgulayan Durdu, şunları kaydetti: "Kalp cerrahisinde teknolojiyi en verimli şekilde kullanarak, hem hasta konforunu hem de tedavinin başarısını yükselttik. Türkiye, kalp cerrahisinde özellikle minimal invaziv ve robotik cerrahide artık gündem belirleyen, izleyici pozisyonun çıkmış, uygulayıcı ve öğretici pozisyonuna gelmiştir. Artık Türkiye, dünya genelinde kalp cerrahisinde örnek alınan ülkelerden biri. Bundan gurur duyuyoruz." Robotik/Minimal İnvaziv Kalp Cerrahisi Zirvesi Bu yıl 3'üncüsü yapılan "Robotik/Minimal İnvaziv Kalp Cerrahisi Zirvesi: Kalp Cerrahisinde Paradigma Değişimi ve Kalp Takımı" başlıklı zirveye, yurt içinden gelen hekimlerin dışında 10 ülkeden alanında uzman cerrahların katıldığı bilgisini veren Durdu, kalp cerrahisinde teknolojinin hızla ilerlediğini ve bu yeniliklere adapte olabilmek için genç cerrahların eğitimine büyük önem verilmesi gerektiğini bildirdi. Durdu, "Bu zirve, yeni nesil cerrahlarımızın en son teknolojilerle tanışması ve kendilerini geliştirmeleri için eşsiz bir fırsat sundu." dedi. "Türkiye, dünyada ilk üçte" Prof. Dr. Durdu, kapalı cerrahi ve robotik uygulamaların, açık cerrahiye göre hastaya önemli konfor sağladığına işaret ederek, şu bilgileri verdi: "En önemli avantaj, ameliyat esnasında kullanılan yüksek teknolojik ürünlerle ameliyatın kalitesi artıyor ve açık cerrahinin yaratabileceği tüm komplikasyonlardan korunulabiliyor. Göğüs kafesi açılmadığından yara izi az oluyor, enfeksiyon gelişme riski büyük oranda ortadan kalkıyor, kanama riski azalıyor, ameliyata bağlı akciğer problemleri görülmüyor, kan nakli ihtiyacı duyulmuyor ve hastanede yatış süresi çok kısalıyor. Sosyoekonomik ve psikososyal açıdan da avantaj sağlanıyor." Bu ameliyat tekniğinde Türk cerrahların dünyada önemli başarılara imza attığını vurgulayarak, şöyle devam etti: "Minimal invaziv koroner cerrahi ve robotik cerrahisinde Türkiye, dünyada ilk üçte. Ülkemiz, birçok Avrupa ülkesinden ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki merkezlerin önüne geçti. Türkiye, sağlık turizminde de bir marka değere sahip ve her yıl çok sayıda yabancı hasta ülkemize geliyor. Kalp cerrahisi için de özellikle Körfez ülkelerinden ülkemize kapalı ameliyatlar için gelen hastalarımız var. Yine Almanya, İsveç, Norveç hatta Ukrayna ve Rusya'dan gelen hastalar mevcut."

Antalya'da 2024 Sonu İçin Hedeflenen Turist Sayısının Aşılması Bekleniyor Haber

Antalya'da 2024 Sonu İçin Hedeflenen Turist Sayısının Aşılması Bekleniyor

Rusya, Almanya, İngiltere, Polonya, Kazakistan, Hollanda, Romanya, Ukrayna başta olmak üzere 180'den fazla ülkeden turisti ağırlayan kentte, bu yılki turizm rakamları geçen yılın 8 aylık dönemine göre yaklaşık yüzde 8 oranında arttı. Geçen yıl 8 ayda 10 milyon 646 bin turisti misafir eden Antalya, bu yıl 11 bin 732 bin kişiyi konuk etti. İyi bir sezon geçiren turizmciler, yılı 17 milyonun üstünde bir rakamla kapatmayı planlıyor. Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği Başkanı Hakan Saatçioğlu, AA muhabirine, Antalya'nın dünya turizminde konumunu daha üst seviyelere çıkardığını söyledi. Kentin dünyanın dört bir yanından turist çektiğini ve bu yıl da yeni bir rekora imza atmaya hazırlandığını aktaran Saatçioğlu, "Geçen yıl 16,5 milyon turisti ağırladık. Bu yıl hedeflediğimiz 17 milyon turist hedefinin daha da üstüne çıkacak gibi görüyoruz. Eylül güzel geçiyor, ekim, kasım için de çok güzel rezervasyonlar alıyoruz. Özellikle Avrupa pazarından yüksek rezervasyonlar var. Yılı iyi bir şekilde kapatacağız." diye konuştu. Yerli turist, erken rezervasyonu değerlendiriyor İç pazarda da bu yıl geçen yıla göre daha yüksek rakamlara ulaşıldığını dile getiren Saatçioğlu, yerli turistin özellikle erken rezervasyon imkanlarını çok iyi değerlendirdiğini belirtti. Bu yıl yerli turist rezervasyonunun da daha önceki yıllara göre önemli ölçüde arttığını anlatan Saatçioğlu, "İç pazarda daha evvel yüzde 15-20 oranlarında erken rezervasyon alırken bu yıl rakamlar yüzde 80-90'lara çıktı. Temmuz, ağustosta gelen misafirlerimizin yaklaşık yüzde 40'ı indirimli fiyatla geldi." dedi. Saatçioğlu, Antalya'nın sezon boyunca Yunanistan ile de karşılaştırıldığını ancak Yunanistan'ın Antalya'nın rakibi olmadığını belirtti. Antalya'daki oteller ile Yunanistan'daki otellerde aynı hizmetin verilmediğini dile getiren Saatçioğlu, şunları söyledi: "Yunanistan'da 5 yıldızlı oteli bulamazsınız, diğer otellerde de oda ve kahvaltı satın alırsınız. Yunan adalarına giden misafirler 'her şey dahil' sistemi misafirleri değil. Ne yiyorlarsa onu öderler. Bizim otellerimiz o kategoride değil. Sabah kahvaltısı, öğle, akşam, gece yemeği, tüm içecekler içindedir. 'Her şey dahil' sistemini dünyada en iyi yapan ülkeyiz. Rakamlar da bunu söylüyor." Oteller kapanış tarihini erteliyor Alanya'daki bir otelin yönetim kurulu başkan vekili Hüseyin Kara da Antalya turizminde Alanya'nın önemli bir potansiyele sahip olduğunu söyledi. Sezona güzel başladıklarını ve özellikle Almanya ile İngiltere'den beklentinin üzerinde misafiri konuk ettiklerini dile getiren Kara, "Sezonda doluluk oranlarımız ortalama yüzde 95'in altına düşmedi. İyi bir sezon geçirdik. Otelin kapanışı 30 Ekim'di ancak 30 Kasım'a kadar uzattık çünkü güzel rezervasyonlar geliyor. Bu yıl hedeflenen rakamları aşacağımızı düşünüyorum. Hareketlilik devam ediyor." dedi. Gelen misafirlerin memnun bir şekilde kentten ayrıldığını ve bunun rakamlara da yansıdığını ifade eden Kara, 2024'ün geçen yıla göre daha iyi olduğunu, 2025 için beklentinin de daha yüksek olduğunu kaydetti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.